22 Kasım 2010 Pazartesi

Beşiktaş Takımı Oyuncu İncelemesi 2.Bölüm: Orta Saha

Yeniden merhabalar.

Öncelikle bu incelemeleri, sığ bir bakış açısı ile takıma ve olaylara bakmak için yapmadığımızı belirtmek isteriz. Esas amaç, ilerleyen zamanlardaki yazılarımıza gereken altyapıyı sağlamaktır. Yani bunlar herkesin ve her şeyin bildiği gerçekler olabilir ama bizim için aynı zamanda bir arşiv görevi görmektedir. Bir nevi, inşaatımızın temelini atıyoruz ve buna sizin de şahit olmanızı istiyoruz. Bazen sıkıcı ya da saçma gelebilir, gelmelidir de belki ama dediğimiz gibi en temel kriterimiz, her blogta olan "ideal 11" filan kurmak değildir. Gayemiz, ilerleyen dönemlerdeki tartışmalarımız için çatımızı oluşturabilmektir. Bu yüzden de olayı çok geniş bir perspektiften ele alma gayretindeyiz. Ondandır bu sürecin bu kadar olağan ve sıradan gelmesi. Daha öznel ve maçlara, taktiklere dayalı yorumlarımızı da göreceksiniz fakat önce genel fikirlerimize ve ne kadar aynı gibi görünse de, hangilerinin bize uygun olduğunu bilmenizde fayda var diye düşünüyoruz.
Ve devam ediyoruz.

c. Orta Saha

Necip Uysal; Yeteneği, oyun zekası ve fiziği -gelişmeye müsait olsa da- son derece yeterli. Mücadele azmi üst seviyede. Mental olarak çabuk toparlıyor ve kırk yıllık oyuncu gibi oynuyor. Muazzam bir altyapı mucizesi. Bir elmas gibi parlıyor. Neredeyse kusursuz ve Beşiktaşlılık duruşuna sahip, karakterli, muhteşem bir çocuk. Önümüzdeki yıllarda kaptan olmasını isteriz. Beşiktaş'a daha çok hizmetler verecektir. Orta sahamızın değişilmezidir, en azından bizim gönlümüzde. Bir hatada dağılmayan, maçı bırakmayan, taraftara ve profesyonelliğine saygı duyan bir çocuğa boynumuz kıldan incedir. Senin gibiler sırtlasın bu takımı, sonuçlar elbet gelir. Fazla söze gerek yok. Modern futbol anlayışına ve kendisini eğitecek çok usta ayaklara sahip. Bu çocuğun futbolunu tartışmaya bile bir sebep göremiyoruz; Kalmalı.

-----

Roberto Hilbert; Bu adamı anlamak veya anlamlandırmak çok zor. Ligin başından beri performansı çok çeşitlilik gösteriyor. Kimi zaman oyunu ile hayran bırakıyor, kimi zaman saç baş yoldurtuyor. Birkaç genel özelliği var; orta yapmayı bilmiyor, kimi zaman yavaş, adam geçme konusunda zayıf, açıkta oynadığı zaman yer yer etkili ama çoğu zaman görünmez biri. Lakin, hırslı, sinirli, maçtan kopmayan, son dakikalara fiziğini yukarıya çekerek takımı maça bağlayan, vuruşları nispeten iyi, bek pozisyonunda döndürmeyen ve çabuk müdahale edebilen biri. Net olarak performansı olmadığı için yorumlaması zor. İnişli çıkışlı bir grafiği var ki, burada ilginç olan potansiyeli konusunda da fikir sahibi olmak zor. Bir form yakalasa anlaşılacak ama o da kararsız gibi. Oynadığı maçların zorluk seviyelerine bakınca da kimisinde bek, kiminde açık olarak iyi işler çıkarmış. lakin bizim görüşümüz kendisinin etkili bir sağ bek olacağı yönünde. Bu mevkiden bakınca kalmalı ama bir açık olarak yetersiz. Fakat şımarıklık yapmanın alemi yok. Beşiktaş takımı açısından bakılınca çok da kötü bir oyuncu değil ama üstün de değil. Gitmesi ve kalması arasında bir fark olacağını düşünmüyoruz. Kalsa da isyan edilmesi gereksiz olur. Bedelsiz gelmiş ve yollanması zor bir futbolcu. Form tutarsa ancak gider, o zaman da niye gönderilsin zaten. Ayrıca hem bek hem de açık oynayabilmesi de başka bir artı olarak yazılabilir hanesine. Daha iyisi var ve alınabilir ama baştan aşağı takım gönderilmeyeceğine göre bizim oyumuz; %51 Kalsın.

-----

Michael Fink; Evet, fazlasıyla yetersiz bir futbolcu gibi gözükebilir ya da sönük bir oyun karakteri de olabilir ama bu adam aynı zamanda Almanya'da istikrarlı ve talep gören bir futbolcudur. Evet, Beşiktaş ona göre yüksek bir kariyer zıplaması, hiçkimse bu fırsatı geri çevirmez ama burada da bir nebze oynayabilirdi. Özellikle böyle bir ligde. Ama onun şanssızlığı, taraftarla bir türlü yıldızı barışmadı. Skor basınının yoğun baskısı taraftara da yansıdı ve adamın yaptığı görev görmezden gelindi. Oysa ki kapattığı alanlar ve taktik gereği koşmasına ve mücadelesine rağmen oyun içinde pek gözükmemesine kimse takılmadı. Bir dünya yıldızı değil ama faydalı olabilecek bir oyuncuydu. Biraz haksızlık edildi. Lakin, Mehmet ve Necip varken hiçbir şansı yok. Çünkü bu iki oyuncu hem taktiksel açıdan seçenekleri zaten arttırıyor hem de futbolcu olarak Fink'ten iyiler her durumda. Eğer bu tarz seçenekler olmasaydı kalabilirdi belki idareten ama o bile zor. Fink, gitmesi kesinleşenlerden. Schuster'in de onu istemediği aşikar. Gitmeli.

-----

Onur Bayramoğlu; Olağanüstü top yeteneği ve oyun bilgisiyle gelecekte Beşiktaş'ın vazgeçilmez oyun kurucusu olacaktır. Tek eksiği fiziksel açıdan bazı yetersizlikleri. Öğreneceği daha çok şey olmasına rağmen, takımdaki muhtemel destek sayesinde fazla bir sorun yaşamadan oynuyor ve oynamaya çalışıyor. Kendine güveni yerinde, henüz istenilen seviyede olmasa da. Ayrıca Schuster'in onu oyuna soktuğu ve 11 başlattığı maçlardaki tercihlerinin çok yerinde olduğunu ve bu çocuğa önem verdiğini düşünüyorum. Güvenini zorlayıcı ama bu yaşta altından kalkmayı başarırsa kısa zamanda Beşiktaşımıza geri dönüşü muhteşem olacak bir denemedir kendisi. Çok fazla umutluyuz, başaracak, inanıyoruz. Kalmalı.

-----

Fabian Ernst; Ah seni anlatmaya bir ömür yetse keşke Ernst... Seni bu taraftarın neden bu kadar sevdiğini anlatmak için ayrı bir post açmak gerek. Ama senin de dediğin gibi; "Bizim taraftarımız daha çok işçi statüsünde insanlar ve sahada da kendileri gibi emek veren birilerini görmek istiyorlar. Galiba beni bu mücadeleci yapımdan dolayı çok seviyorlar." İşte bu kadar basit bazen futbol denilen şey. Ayrıca bir futbolcunun ne kadar zeki ve sosyal tespitlere ne kadar ihtiyacı olduğunu da göstermiş oluyorsun. Senin şahsın, bizim sahaya yansımış halimiz gibi. Biliyoruz, son zamanlarda biraz yorgunsun biraz da sinirli kimi zaman, bu takımda çıldırmamak imkansız ama biz tribünden bakınca "net" olarak sadece seni görüyoruz. Senin varlığın bu kadar belli, bu kadar sorumluluk alıyorsun ve biz sana bu kadar güveniyoruz işte. Gerekirse sen kal, biz gideriz. Bu aşkın bitmesine daha çok vakit var. Kalmalı.

-----

Yusuf Şimşek; Sahada yürüyecek hali dahi kalmamış kendisinin. Forma şansı bekliyorsa eğer gerçekten mucizelere inanıyor demektir. Zaten biz taraftar olarak onun bu sene "abilikten" öteye gidemeyeceğini ve gitmemesi gerektiğini düşünüyorduk. Bizi yanıltmamasını umuyoruz. Bu sezon sonunda ayrılık mecburi Koca Yusuf. Sen bakma habire sözleşme uzattıklarına seninle, sen görevini yaptın, kalbimizi kazandın, Galatasaray maçındaki performansın da unutulmayacak ama devrin kapandı. Yeteneklerini anlatmaya hiç gerek yok, bazen futbolda bitmesi gereken devirler vardır. Bu da onlardan biri. Güle güle. Gitmeli.

-----

Ekrem Dağ; Eskiden bal yapamayan bir arıydı -ki bal yapamadıktan sonra neyleyim arıyı?- şimdilerde ise arılıktan da vazgeçmiş vaziyette, sadece sesi var ama kendisi yok, bu da yeterince korkutucu bizim için. Sakatlığı istisnai bir durum olsa da, kendisinin bu takımda hiçbir yeri olduğunu düşünmüyoruz. Şu yokluk zamanlarında bile Beşiktaş'ın "Ah olsaydı" dediği bir futbolcu değildir zaten. Ne oyuna ne de takımın karakterine katkıda bulunamaz. Muhtemelen gideceği bir Anadolu takımında fırtınalar koparabilir ama burası başka bir camia. Ne Schuster'in sisteminde ne de dünya futbolunda artık yeri yoktur. Sağ bek probleminin kronik hale gelmeden çözülmesi gerekmektedir. Kısıtlı yeteneği, oyun zekası ve pozisyon bilgisiyle daha fazla zarar yol açmadan gitmesi yerinde olacaktır. En azından ceza sahasına bir iki orta yaparız belki. Gitmeli.

-----

Guti; Sırf genç oyunculara anlatacakları ve takıma katacağı vizyon için bile elbette kalmalı. Aksi düşünülemez. Saha içinde ise, bizim kasap futbolcularımıza alışması ve oyun düzenini buna göre yönlendirmesi gerekiyor. Fiziki açıdan kimi zaman zorlansa da, varlığı ile takıma güven, rakibe korku verdiği kesin. Bir ara pası ile futbol oynanır mı, diyenlere ise gülüp geçmek gerek. Guti, formunu yakalarsa ilk maçlarda olduğu gibi, aynı zamanda aldığı pozisyonlar sayesinde, kimi zaman da sorumlulukları ve yerinde pres zekasıyla takıma katkısı üst seviye bir futbolcudur. Zamanla tekrar çıkışa geçeceğini ve bunların hepsini yapacağını düşünüyorum. Guti, bu ülkeye ve Beşiktaş'a çok şeyler kazandıracak ve ufuk açacaktır. Bunu da bir kenara not edin. Bu futbolcunun keyfini çıkartmaya bakın. Kalmalı.

-----

Mehmet Aurelio; Her ne kadar artık defansif görevden öte, defansın göbeğinde oynar gibi görünse de -kimi maçlarda bunu gerçekleştiriyor zaten- kendisinin bu yönüyle dahi takımda kalması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü her maç hücum gücü ile kazanılmaz. Mehmet, deneyimi ve mevkisine dair hakimiyeti ile vazgeçilmezdir. Değişik formasyonları ancak böyle oyuncular ile sağlayabilirsiniz. İlk 11 konusunda tartışılabilir ama takımdan gönderilmesi söz konusu bile olamaz. Elinden gelenin dahi fazlasını yapacaktır. Bazı problemlerini atlattığı zaman çok daha faydalı olacaktır. Ayrıca hocayla henüz kimyalarının uyuşmadığını düşünüyorum. Zamanla birbirlerini daha iyi anlayıp, sahada ona göre görev alacaktır. Mevcut şartlarda devam etmesi taraftarıyız. Kalmalı.

-----

Q7; Kalmalı.

-----

Tabata; Koşuyor, mücadele ediyor, defansif görevlerini aksatsa da kimi zaman iyi hücumlara da öncelik ediyor, duran topları iyi kullanıyor fakat hepsi bu. Şut çekmekten aciz, yaratıcılığını çeşitli sebeplerden gösteremiyor -ki var bu özelliği, haksızlık etmenin manası yok- fizik olarak yetersiz, mevkisine hakim değil ve taktik olarak burada yeterli gözükmüyor. Zorunluluktan kullanıldığı aşikar. Delgado yerine seçilmesinin tek sebebi sakatlıktan uzak durabilmesi ve nitelikli bir yedek olabilmesi. Türkiye ligine göre bir kadro kurulsa içinde çok rahat rotasyona dahil olabilir, güveni de yerine gelebilir. Ama 10 yaşındaki çocuk gibi şut çekiyor şu anda ve buna kimsenin tahammülü yok. Her şey mücadeleden ibaret de değil. Satılması zor bir seçenek olarak gözüküyor. Devre arasında Schuster'in müdahalesi ile yıldızının parlaması muhtemel. Biraz daha dinlenmeye ve uzaklaşmaya ihtiyacı var. korkusu ve taraftardan çekinmesi yüzünden bile belli. Bir süre mental olarak kızağa çekilmeli ama şu kadroda buna fırsat yok maalesef. Karışık ve zorlu. Kazandırılması gerekiyor çünkü daha iyisini almak ve yedek bırakmak/oynatmak şu kadro şartlarında zor. Yerine bir Türk oyuncu düşünebilir ki bunda da seçeneklerimiz çok az. Eğer takımda öncelikli olan mevkilere transferler yapılırsa sonraya da bırakılabilir. Lakin taraftar da onu istemiyor ve gönderilmesine dair baskı artıyor. Bence, fayda alınması zor ama imkansız olmayan bir futbolcu. Büyük bir yeteneğe sahip değil ama gerçek Tabata bu kadar da değil. Gönderilip gönderilmeyeceği Schuster ve onun planlarına bağlı. Çok tepkisel bakmamak gerektiğini düşünüyoruz. Kararsısız. Ama gitmesine yönelik ağırlık hissediyoruz; %51 Gitmeli.

-----

Filip Holosko; Mevkisine karar vermesi zor, zaten kendisine sorulsa dahi cevap alınamaz bizce. O yüzden burada değerlendirdik. Kendini Casper zanneden ve artık yükselemeyeceği garanti olan bir futbolcu -ki geldiğinden beri ne verdiği tartışılır, bizce baştan aşağı yanlış bir transfer- bu takımda barınamaz. Kaval kemiğiyle top süren ve kendine güvenmeyen bir futbolcudan bahsediyoruz. Açık alanda biz de oynarız, bakmayın basının bu oyuncuya sahip çıktığına, maksat muhalefet ve ortalığı karıştırmak olsun. Dünya Kupası da bitti ve neler dediğini gayet iyi biliyoruz. Kendisini sahamızda görmek istemiyoruz lakin yuhalanması da başka bir ayıptır. O oyuncu hizmet verdiği sürece çığrımızdan çıksak da bu yapılmamalı, inadına, inadına, inadına susmalıyız kimi zaman. Neyse, velhasıl kelam; Gitmeli.

-----

Sonuç; Karar vermesi güç futbolcular var. Esas olarak Beşiktaş'ın önümüzdeki dönemde bu tabloyu takip edeceğini umuyoruz. Duygusallığı bir tarafa bırakarak ulaştığımız sonuçlar bunlardır.

Not; Bazı futbolcuların oynadıklar ve oynaması gereken mevkilerde malum sorunları biliyorsunuz. Bu sebepten oyuncuları ait oldukları yerlere göre değerlendirmeye almak zorunda kaldık. Forvetleri görünce itiraz etmeniz muhtemeldir.

Saygılarımızla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder