21 Kasım 2010 Pazar

Schuster...

Bir nefes alın ve sakinleşin öncelikle.
Takımın birkaç maçtaki hali perişan olsa dahi şu andaki "gitsin" tepkilerini anlamak mümkün değil.
Spor basını denilen "cahiller ordusu"nun beklentisi ve isteği de bu yönde zaten. Biz, gerçek Beşiktaşlılar olarak bu oyuna gelmemeliyiz. Onların istediği de bu, Beşiktaş başarısız olsun, gelen gitsin, sürekli bir sirkülasyon yaşansın, yer yerinden oynasın, onlara konuşacak mevzu olsun vs...
Tüm bunları bile bile hala gitsin mi diyorsunuz?
Neden kalması gerektiğini anlatmaya başlayalım o vakit.

Schuster Kimdir?

a. Futbolculuk Hayatı
Schuster aynı Beşiktaş gibidir. Bizim gibi yenilgiye ve haksızlığa asla tahammülü yoktur. Bunun en iyi örneklerini de futbolculuk döneminde sergilemiştir. Schuster, bu kadar isyankar ve sistem karşıtı bir adam olmasına rağmen hala dünyada "gelmiş geçmiş en iyi futbolcular" dan sayılmaktadır. Gençlik döneminde kendi milli takımına dahi isyan bayrağını çekmiş bir futbolcudan bahsediyoruz. Kariyeri ile ilgili bilgileri her yerde bulabilirsiniz zaten. Fakat bizi oynadığı takımlardan daha çok orada yaptıkları ilgilendirmektedir. Barcelona ve Real Madrid'te kimselerle anlaşamayan bu hırçın adam -ki çoğunda haklı aynı zamanda- oynadığı futbolun görkeminin yanında yaptıklarıyla da her zaman aykırı bir adam olmuştur. Tüm bu sözlerimizin üzerine teşbihte hata olmaz diyoruz ve bizim yerlere göklere sığdıramadığımız futbolcumuz Pascal Nouma'ya benzerliğine dikkat çekiyoruz. Aslında, Pascal'ın dünya futbolunun gelişim sürecinde mihenk taşlarından biri olan ve bu süreçte bizzat yer alan bir versiyonudur Schuster. Yani bu adamı anlamak için yaptıklarına bakmak gerek. Zaten, basınımızın ahmak tavrının da nedeni budur. Bir zamanlar istemedikleri Pascal Nouma'yı hatırlatırım size. O zamanlarda nasıl haksızlık edildiyse şimdi aynısı hocamıza yapılmaktadır. Başlıklara bakalım biraz;
"Schuster Türk Futboluyla dalga geçti!" "Schuster'in de sonu Rijkaard gibi olacaktır!" "Schuster insanlarla alay etti!"
Bu başlıkların içeriğinde ise Schuster'in ters adam rolünü görüyoruz.
Ülkemizdeki yalaka ve ahmak antrenörlerimizin "gerçekten" uzak açıklamaları ve basından korkuları bizi bu hale getirdi. Saçma sapan sorularına alet olmayınca her türlü iftirayı atmaya ve linç etmeye hazır haldeler. Hiç düşünüz mü acaba sadece başarısızlıktan dolayı mı Schuster'i yok etmeye çalışıyorlar? Yoksa hoşlarına gitmediği için mi? Açık açık, siz salak basın mensuplarına söyleyecek bir şeyim yok, dediği için olmasın sakın? Kendini çok ciddiye alan bu güruhun karşısında kimseyi barındırmama isteği olmasın sakın?
Tam da bu sebeplerden ötürü, antrenörümüz Pascal Bernd Schuster'e inadına sahip çıkmalıyız. Hani biz, Pascal Nouma gibi adamlar arıyorduk bu takıma? İşte, dayı tam da aradığımız adamdır. Sadece salaklıklara tahammül etmiyor ve sistem karşıtı davranmaktan çekinmiyor.

b. Antrenörlük Kariyeri

Getafe, Real Madrid ve Xerex CD takımlarında su götürmez bir başarı sağlamıştır. Real Madrid'te neler yaşadığı da malumunuz. "Şampiyon olamayız" demecinden sonra kovulduğunu da artık biliyorsunuzdur. Kendisi, çalıştırdığı her takımda başarı sağlamasa da, net bir biçimde futbol yenilenmesi getirdiği su götürmez bir gerçektir. Bunlardan en başarılısı da Getafe'dir. Bu adam, günümüzün futbol anlayışını gittiği takımlara yerleştirme çabasındadır. Bu yüzden de bolca sıkıntılar çektiği malum. Peki günümüz futbolu diye dilimizden düşürmediğimiz şey nedir?


Schuster, tam olarak bu futbolu oynatmaya çalışıyor Beşiktaşımıza. Hataları yok mu? Var. Zaten bunları bu blogta enine boyuna tartışacağız. Tek tek inceleyeceğiz. Lakin adamın samimiyetine ve yapmak istediğine ancak günümüz futbolunu anlayarak inanabiliriz. O yüzden, kasap futbol basınımıza lütfen prim vermeyiniz. Onların derdi kaos ve yıkımdır. Beşiktaş ise yeni bir futbol anlayışı ile tanışmaktadır. Öncelikle Schuster'e inanmak zorundayız bu konuda anlaşmamız şarttır.
Kendisinin vizyonu şu anda ülkemizde ancak Şenol Güneş tarafından uygulanmaktadır. Bunu da tartışacağız ilerleyen zamanlarda.
Böyle bir adamdan bahsediyoruz ve kendisini yok etmeye çalışıyoruz. Neden? Birkaç futboldan bihaber Anadolu takımına ve hakemlerin saçmalıklarından dolayı kaybettiğimiz puanlar yüzünden mi? Geleceği kazanabiliriz. Gerçekten yapabiliriz. Bu adamdır bize bunu yapacak olan. Siz bakmayın basının türlü iftira ve çok bilmiş demeçlerine, hiçbirinin anladığı bir şey yok aslında. Schuster'i deli eden de bu zaten.
Hepsini tek tek inceleyeceğiz ama öncelikle Schuster'i ve onun kafasını anlamak zorundayız.
15 maçta adamı yargılayacak durumda değiliz.

c. Beşiktaş?

Uzun vadede bize getirisi daha çok olacaktır. Her sene şampiyon olmak zorunda da değiliz. Zaten her sene şampiyon olan bir takım da değiliz. Açıkçası, tüm transferlerine ve doğru hamlelerine rağmen yönetimin bu konuda, taraftarı bu kadar galeyana getirmesini de anlamamışımdır. Biz, Fenerbahçe değiliz ki şampiyonluk ile ihya olalım. En başından, yeni bir yapılanmanın içine girdiğimizi ve futbol anlayışımızın değişeceğini söylemek daha makul olurdu. Uefa Kupası'nı almak gibi bir gaye koymak, herkesi zan altında bırakmaktadır. Zaten basının durumu ortada. Biz, Beşiktaş için yeni bir yola girmiş bulunmaktayız. Schuster'e de bu süreçte yardımcı olmalıyız. Onun "hemen başarı" ile uğraşmasını değil, önümüzü aydınlatmasını istemeliyiz. Yoksa kendisi kısa vadede başarıyı pekala yapabilecek birisidir ki yapamazsa ve sinirlenirse yine bizim başımıza iş açılacaktır. Umudumuzu korumak ve önümüze bakmak zorundayız. Tüm başarılı takımların esas kaidesi; uzun yıllar korunan birlikteliklerdir. Trabzon, Bursa, Kayseri vs... Bu takımların topçuları bizimkilerden daha yetenekli asla değil fakat uyum sağlanmıştır. Bizim takımdaki yeteneksiz bazı arkadaşların da tasfiyesi ile birlikte şu anda yakalanmış olan ve parıl parıl parlayan genç neslin sürekli olarak kadroya monte edilmesi bu usta teknik adamla mümkün olacaktır. Necip, Cenk, Atınç, Rıdvan, Ersan, İsmail vs... Böyle bir jenerasyon bu ülkede sadece bizde var an itibariyle ve Schuster, göreceksiniz ki bu çocuklara çok şey katacak ve Beşiktaş'ın değişilmezi yapacak onları. Eğer, "kreşe dönen orta saha" diyen angutlara prim vermezsek tabii. İleride, güzel günler için Schuster'den daha iyi bir alternatif söz konusu bile değildir. Bırakalım da, gençleri toparlasın, takıma sistemini anlatsın ve bunu ısrarla oyunculardan istesin. Sistemde sırıtan kaptanımız İbrahim Toraman da bunu oynamak zorundadır artık, kimse kusura bakmasın.

SONUÇ;

Futbolcuların kolayına geleni değil, olması gerekeni isteme vaktidir. Takımdaki oyunculara göre değil, geleneklere göre oynama vaktidir artık. Bunu iyice anlamak gerek. Üç beş beceriksiz futbolcu yüzünden yine Mustafa Denizli zamanındaki futbolumuza mı dönelim? Öyle bir başarıyı kabul etmiyorum, istemiyorum. O zaman nasıl oynadığımız şampiyonluk kutlamalarımızdan belliydi. Şahsen, beni tatmin etmedi bir 2003 kadar. Bu yüzden, ya 2003'e geri döneceğiz ya da bizden uzun süre hiçbir şey olmayacak. Karar sizin, sevgili Beşiktaşlı kardeşlerim.

Schuster'in bu vizyonuna bakınca, önümüzdeki yıllar için heyecanlanıyorum şimdiden, tüm kalbimle.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder