21 Kasım 2010 Pazar

Beşiktaş Takımı Oyuncu İncelemesi 1.Bölüm: Kale ve Defans

Mevcut kadromuzdaki oyuncular üzerine tespitlerimiz ve yorumlarımızı içeren bir analiz çalışmasıdır. Bize göre ilk 11'de oynayacak kapasitede olan futbolcuların fotoğrafları da eklenmiştir. Yalnız, sadece 11 kişi seçilmemiştir, dediğimiz gibi "kapasite" esas faktör olarak alınmıştır. Herhangi bir diziliş baz alınmamıştır. Bu yüzden, takımda bize göre her durumda onbir oynama şansı olanlara fotoğraflarla eşlik edilmiştir. Bunun dışında kimlerin kalması ya da gitmesi gerektiği de nedenleriyle açıklanmaya çalışılmıştır. En temel kıstasımız bir önceki yazımızda belirttiğimiz GÜNÜMÜZ FUTBOLU temeline uygun olan futbolcuları seçmektir.

a. KALE

Rüştü Reçber; Beşiktaş takımının ikinci kalecisi olmalıdır. Yaşı itibariyle ancak kupa maçlarında oynaması taraftarıyız. Kendisinin sağı solu belli olmayan, sürprizlere -çift anlamlı- açık bir kaleci olması asla güven vermemektedir. Fakat, tecrübe olarak anlatacak, gösterecek ve söyleyecek çok sözü vardır. Takımda mümkün olduğunca kalmalıdır. Kalmalı.


Cenk Gönen; Takımın tartışılmaz birinci kalecisi olmalıdır. Genç olması taraftarın iştahını kabartmakla birlikte, yeteneği tartılışmazdır. Ayrıca kendisine has yüksek bir özgüvene sahiptir, kolay kolay maç içinde kopma ya da hata yapmamaktadır. Varlığı ile rakipler üzerinde baskı kurabilen, zamanla da kalede yeri sabitlendikçe bunu arttıracak bir oyuncudur. Fiziği ise başka bir artısıdır. Ayrıca Schuster'in istediği sistemde kalecilerin birer libero halini alması durumunda bunu başarabilecek kadrodaki yegane kalecidir. Çünkü hem özgüveni yüksektir hem de hata payı oldukça azdır. Kalmalı.

-----

Hakan Arıkan; Söz söyleyeme bile gerek yoktur. Kendisi, yeteneksiz olmasının yanında berbat bir kalecidir aynı zamanda. Ayrıca taraftar artık onu istememektedir. Ne yaparsa yapsın asla kabul edilmeyecektir. Son olarak, 8 gol yemiş bir kalecinin hala muhtemel kalecilerimizden biri olması da sorulması gereken bir sorudur. Dünyada başka örneği yoktur. Gitmeli.

b. DEFANS


Ersan Gülüm; Aldığı taktiksel altyapı ve futbol bilgisi ile sadece Beşiktaş'ın değil, önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin de en önemli defans oyuncularından biri olmaya aday. Kendine güveni ve yerinde müdahaleleri ile ilerisi için umut veriyor. Her ne kadar yavaş gibi görünse de, şahsi kanaatim Schuster'in sisteminde rahatlıkla oynayabileceği yönünde. Ayrıca, teknik olarak da çok üst seviyede bir defans oyuncusuna göre. Ayaklarına hakim ve oyunu okuyabilen bir yapısı var. Şu andaki Beşiktaş dörtlüsünde, defanstan oyun kurabilecek tek kişi de odur. Bu sebepten oynadığı zaman takım onun tarafına yığılma gösteriyor ister istemez. Kendini geliştirmeye ve defanstaki pozisyon bilgisini arttırmaya devam ederse, değişmez oyunculardan biri olur. Hem hücuma hem de takıma katkısı çok üst seviye. Fiziği yeterli. Mental açıdan rahat ve güvenli. Aynı zamanda kafi miktarda hızlı ve gözüpek. Mücadele azmi ve hırsı da çok iyi bir seviyede. Asla vazgeçmiyor -ki bunun en iyi örneğini Porto maçında bizlere gösterdi. Türkiye Milli Takımı için de aranan niteliklere sahip olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle önümüzdeki dönemde defansın onun üzerine kurulması ve bu bölgenin tek lideri olması gerekiyor. Yaşı henüz genç ama varlığını belli ediyor ve bizi bu yönde düşünmeye sevk ediyor. Giydiği formanın kıymetini anlıyor gibi. Kalmalı.

-----

Matteo Ferrari; Her ne kadar geldiği ilk dönemde harikalar yaratsa da bunun oynadığı sistemle birebir ilişkili olduğunu anlamış bulunmaktayız. Evet, gerçekten bir defans tam anlamıyla hatta eksiksiz fakat bu sistemde değil. Oldukça yavaş kaldığı herkes tarafından biliniyor. Saha içindeki görevleri ve yaptıklarını uzunca anlatmaya gerek yok ama nedense son dönemde Beşiktaş'ı hafife aldığını hissettiriyor. Sakatlıktan bir türlü dönmemesi, Türkiye'de olup olmadığını bile bilmememiz, hiçbir basın-yayın organında yer almaması, taraftarın gönlünü hoş edecek bir iki kelamda bulunmaması ve hepsinden önemlisi, yönetim tarafından bize bilinçli olarak unutturulması dikkatimizi daha çok çeken konular. Bir nevi kendisinin takımla ilgili sorunları ve muhtemelen küçük gördüğü bu formadan ötürü kaynaklanan gelişmeler bizlere aktarılmıyor ve akıbetini ciddi anlamda bilmiyoruz. Bunlar bile gitmesi için yeterlidir. Aynı derece konsantre olabileceğini ya da fayda sağlayabileceğini düşünmüyorum. Teklifler alması da bu ihtimaller arasındadır. Artık aramızdaki bağ kopmuştur kendisiyle. Gitmeli.

-----

Tomas Zapotocny; Fiziksel açıdan günümüz futbolunun gerçekleriyle örtüşmeyen, eski tarzda bir defans adamı kendisi. Defansın içine gömülen, nispeten pas atabilen ama hata yapmaya çok müsait, kendisine güveni an itibariyle yerle bir olmuş, en basit pozisyonlarda dahi tehlike çanlarını çalan, yanlış pozisyon bilgisine ve kötü bir zamanlamaya sahip Zapo. Bence, kendisi bu şartlar altında ancak Anadolu takımlarının kadrolarında yer alabilir ve parlar. Bir nevi, Bilica örneği gibi. Bu yüzden Bursa'da başarılı bir sezon geçirdi. Yine de, tüm sezonu aynı sistemle oynamayacak olan bir takımda yedek olarak iş yapabileceğini düşünüyorum ki bu da eldeki kadroya gerçekçi bakmamızdan ötürü. Çünkü, gitsin diyerek her futbolcunun bir anda yollanamayacağını biliyoruz. Aslında özet olarak, kesinlikle gitmeli ama kalırsa da bir yedek olarak zararı olmaz. %50 Gitmeli.

-----

Erhan Güven; Kesinlikle Beşiktaş'ın futbolcusu değil. Tartışılacak, kaale alınacak hiçbir yönü yoktur. Kısacası; Gitmeli.


Rıdvan Şimşek; Geleceğin yıldız adaylarından. Tekniği, sürati, zekası ve pozisyon bilgisi üst seviyede. Gelecekteki onbirimizin değişmez oyuncusu. Tek soru işareti sakatlığının kronik hale gelip gelmeyeceği. Onun dışında oynayarak ve biraz daha tecrübe kazanarak sorunsuz bir futbol zevki yaşatacağına inanıyorum. Lakin, fiziksel açıdan kendini geliştirmeye devam etmeli. Schuster tarafından es geçilmeyecek bir yetenektir. Kendisini merakla sahamıza bekliyoruz. Kalmalı.

-----

İbrahim Üzülmez; Mümkünse tabutu bile İnönü'de kalsın. Kalmalı.


Cumali Bişi; Son derece yetenekli fakat özgüveni eksik. Biraz da fiziksel açıdan gelişimini tamamlaması gerekiyor. Bence, en az diğerleri kadar değerlendirilmesi gereken bir oyuncu. Şu anda kadroda bulunan yabancı mevkidaşlarından eksiği olduğunu düşünmüyorum en azından. Belki biraz daha gelişmesi için bir yerlere kiralık verilmesi uygun olabilir. Lakin ne olursa olsun kadroda kalmalıdır. Kalmalı.

-----

İbrahim Toraman; Yedek dahi olsa kalmalı. Schuster'in sisteminde yeri olmasa da, Beşiktaşlılık duruşunun yegane simgesi durumunda. Vazgeçilemez. Her şey futbol değildir. Kalmalı.


Tomas Sivok; Beşiktaşımızın gerçek anlamda modern savunma oyuncularından biri, hatta teki. Hangi bir özelliğinden bahsetsek onu anlatmaya az kalır. Yanına gelecek iyi bir defans oyuncusu ile aynı zamanda tamamlanacak ve bugüne kadar ki özelliklerinin üstüne çıkacaktır. Schuster'in oyun planında değişilmezlerinden kendisi. Çok üst seviye bir performans bekliyoruz. Lakin burada da tek sıkıntı uzun süreli sakatlığının gelecekteki etkileridir. Tam performans sahalara dönebilecek mi yoksa kronik ya da medya ifadesiyle müzmin bir sakat haline mi evrilecek, bekleyip görmek gerek. Barça için Pique neyse, bizim için de Sivok o olacaktır. Zaten ManU heyetinin dediği gibi; "Beşiktaş'ta modern anlamda tek savunmacı Sivok'tur." Kalmalı.

-----

İsmail Köybaşı; Bu çocuğun her uluslararası platformda adının geçmesi bile bize çok şey anlatmaktadır. Üstün özelliklerini bir tarafa bırakırsak tek sıkıntısı defansif anlamdadır. Bir türlü doğru pozisyonu ve zamanlamayı yapamıyor. Ayrıca fiziksel bazı eksiklikleri de mevcut. Delinho'dan öğrenecek çok şeyi var. Kalmalı.

-----

Sonuç;

Şimdilik defans oyuncularıyla başladık. Devamı en kısa sürede gelecektir. Fikirlerinizi beklemekteyiz.
Not; Mevcut mali yapı ve futbol gerçekleri bu yazıda dikkate alınmıştır. Git deyince gidilmediği, bazı futbolcuların para etmediği, kalmak isteyenin zorluk çıkarttığı malumunuzdur. O yüzden takıma zararı olanlara öncelik tanınmıştır.

Saygılarımızla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder