29 Kasım 2010 Pazartesi

Maç Sonrası / GS-BJK

Maçın özeti; Guti!

Beşiktaş esas olarak maç boyunca, "maçı kazanmak" için oynadı sadece ve bunu çok başarılı şekilde uyguladı. Maç boyunca kontrolü ve disiplini hiçbir zaman kaybetmedi.

Bugüne kadar oynamak istediğimiz sistemden çok daha farklı bir şekilde maçı tamamladık. Erken gelen golün bunda etkisi çok büyük, keza Schuster sisteminden vazgeçmiş değil. Fakat Türkiye'de birçok şeyin skor üzerinden döndüğünü ve bu maçın kazanılması gerektiğinin farkındaydı. Oyuncularının istediği sistemi oynamalarına müsaade etti. Lakin bu, Beşiktaş'ın böyle devam edeceği anlamına gelmiyor. Çünkü bu oyun maç kazandırsa da asla çağ atlatmaz ve bir şey katmaz. On yıl bu sistemle şampiyon olsanız da sonu yok. Eninde sonunda kaybetmeye mahkumsunuz ve tüm başarılar bir kandırmacadan ibaret olur. İyi ki Schuster inatçı bir teknik direktör. Ufak tefek düzeltilebilir sorunları halledince Beşiktaş'ın o sistemi başarı ile oynayacağından şüphemiz yok. O yüzden bu maçın taktiği ve oyun yapısını incelemek, yargılamak pek de doğru olmayacaktır.

Ama maçı izlemeyenler için şöyle özetleyebiliriz; kazanmak için geride bekleyen, kademe hatası yapmayan ve kontra atakları son dakikaya doğru becerebilen, seyir zevki düşük fakat kendine güvenli, bir maç için katlanabilir hatta gerekli ama diğer maçlarda evlerden ırak bir futbol oynadık.

Maçı anlatmanın ya da çözümlemenin hiçbir gereği yok çünkü özeti; Guti. Baştan sona sahada vardı ki bu da bizim tahminlerimizden biriydi. Beşiktaş saha içi liderini artık kanıtlamış durumdadır.

Bazı maçlar bir şekilde kazanılmalıdır. Tıpkı geçen seneki İnter-Barcelona, Şampiyonlar Ligi eşleşmesinde Mourinho'nun gerçekleştirdiği gibi. Bu bakımdan söylenecek pek bir şey yok.

Beşiktaş maçı kazanmıştır. İstediği sistemden uzak olsa da, skor basınının oldukça hoşuna gitmiştir.

Maçla ilgili birkaç dikkat çeken nokta;

- Pino, forvette Ersan'ı oldukça zorladı. Bunun sebebi ise Ersan'ın gereksiz gerilimiydi. Bu geriliminden ötürü oldukça sıkıntı yaşandı ve kişisel hatalarla pozisyon verildi. Daha çok tecrübesiz bir oyuncu Ersan. Neticede bu sene geldi Bank Asya'dan. Onun diğer örneği Batdal'ın hali ortada nitekim.

- Cenk... 3 puanı onun hanesine yazsak, kimse hayır demez. Olağanüstüydü. Son dakikada yediği gol ise ikinci yarı boyunca top gelmemesinden kaynaklıydı. Beşiktaşlılar olarak "yoksa yeniden mi?" şüphesine düşmemize gerek yoktur. Cenk, yıllardır her Beşiktaşlı'nın yaka silktiği "saçma sapan hatalar" yapan kaleci profilinden oldukça uzak. Aynı zamanda o da deneyimsiz neticede. Buna rağmen çıkarttığı pozisyonlar Milli Takıma göz kırpar nitelikte. Hele ki, Pino'nun ayağından topu bir savunma oyuncusu gibi ayağıyla alması takdire şayandır. Genelde kalecilerin ezbere yaptığı hareketlerden uzak, yaratıcı ve kendine çok güvenli, yüksek konsantrasyona sahip bir kaleci Cenk. Burada, yaratıcı kelimesinin altını kalın çizgilerle çizmek gerekiyor. Oldukça farklı ve insiyatif alan bir yapısı var. Bu olumlu manada çok büyük bir meziyet. Kendine has çözümleri kısa sürede üretebilen biri. Zaten yeteneğinden şüphemiz yoktu, dün gece zirve yaptı gönlümüzdeki yeri. Umarız ki, başarısı devam eder. Hoşgeldin, birinci kalecimiz. Yeri değişmez bundan sonra kolay kolay.

- Pino asıl mevkisine geçince İsmail'i ezeceğini düşünen herkes yanıldı dün akşam. İsmail, defansif anlamda öğrenmeye başlamış gibi görüldü. Hele ki onbirde olunca "umutlarını tüketen" taraftarlara bunu anlatmak istiyorduk. Öğreniyor ve daha da öğrenecek. Dün kusursuz bir oyun sergiledi. Hem defansif hem de hücum olarak çok etkin ve bilinçliydi. Schuster şansını iyi değerlendirecek gibi. Yeter ki, dış etkenlerden sıyrılıp futboluna odaklansın.

- Taba dün akşam ortalarda yoktu. Normal profilinde bile zaman zaman etkin olabilen Tabata'nın dünkü hali pek açıklanabilir türden değildi. Gitmesi yönündeki baskıları ısrarla arttırmaya devam ediyor.

- Ernst, dün akşamın cevherlerinden biriydi, üstelik kendi kapasitesinde oynamadı. Başarılı ve güvenliydi. Varlığı takıma çok şey katıyor özellikle de mental açıdan. Biraz yorgunluk belirtileri gösteriyor ama devre arasından sonra eski gücüne kavuşacaktır. O kadar maçın ardından bu da gayet normal.

- Nobre, koşuları ile etkili oldu. Fakat yeteneklerinin ne kadar sınırlı olduğu yine gözüktü. Daha düşük bir maaşla yedek olabilir ancak lakin bu maaşıyla olmaz, olamaz. Mücadele gücünü her zaman takdir ettik ve her yerde vurguladık. Yine yanıltmadı bizi. Her ne kadar sevilmese de, kendisi kalmak için takımdaki herkesten daha fazla uğraşıyor.

- Hilbert, sağ bekte çok etkin oynadığını söylemiştik. Öyle de oldu. Kusursuzdu. Tek sorunu hücum bindirmelerindeki etkisizliği. Bir türlü pozisyonları doğru şekilde değerlendiremedi. Top, ona geldiği kadar Guti'ye gelseydi fark çok daha büyük olurdu ki, ona o pasları Guti attı zaten. Ve ondan Guti olmasını beklemek haksızlık olsa da, en azından orta yapabilmeli.

- Holosko, o kadar küfürün ardından yine de iyiydi ama bu onun ortalamasına göre bir iyi. Penaltı yapılmasaydı o pozisyondan nasıl yararlanacaktı çok merak ediyoruz. Kafasını bile kaldırmadan gelmişti oraya kadar, neyse ki Ali Turan gibi son derece beceriksiz bir oyuncu vardı yanında. Hem müdahalede hem de baskı noktasında yanlış yaptı, zirve noktasını da penaltı ile pekiştirdi. O golün mimarı Ali Turan idi. Holosko, topu saha içinde bile tutmaktan aciz. Mücadelesine teşekkürlerimizi sunuyoruz yine de.

Genel olarak böyle özetlenebilir gece.

Bizce ise, kazanmamız gerekiyordu öncelikli olarak, kazandık. Bütün mesele bu. Neresinden bakılırsa bakılsın, yıllar sonra ASY'de gelen galibiyet çok önemlidir. Hele ki yıkılmadan buna yetişebilmek ve kapanışı yapma onuruna erişmek...

Şampiyonluk gelir mi? O kadar acele etmemek gerek. Guti ve takım arkadaşlarının kendilerine güvenini arttırmaları şart. En azından, bizim kendimize güvenimizi...

Tebrikler Kartal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder